Binaların yukarıya doğru yükselmesine hepimiz alışkınız. Peki ya gökyüzüne uzanan gökdelenler, tam tersi yani yerin altına kadar girse?
Şehirlerde alan giderek azalırken mimarlar yeni çözüm önerileri peşinde ve bu anlamda ortaya çıkan yeni bir kavram var. O da earthscraper yani toprak kazıcıyı da diyebiliriz.
Tamam da yerin altına çok katlı binalar nasıl olacak, insan yaşamını nasıl etkileyecek? Dünyada bunun hayata geçmiş örnekleri var mı? Tüm sorulara cevap arıyorsanız işte earthscraper hakkındaki detaylar.
Earthscraper nedir?
Earthscraper, klasik gökdelenlerin tam tersine yerin altına doğru inşa edilen devasa yapılar için kullanılan bir terim. Yüzeyde sınırlı alanı olan şehirlerde, yüksek gökdelenlerin yerine yeni bir yapılaşma çözümü sunan earthscraper, aslında bir nevi artan nüfus ve azalan alan sorununa alternatif olarak geliştirildi.
Earthscraper fikrinin ortaya çıkış amaçlarından biri de yer altındaki doğal ısı dengesinden faydalanarak daha sürdürülebilir bir yaşam sunmak. Aynı zamanda yüzeydeki önemli yapılar ve yeşil alanlar korunarak yeni yapılaşma çözümleri üretmek de hedefleniyor.
Earthscraper fikri nasıl ortaya çıktı?
Yer altı şehirleri, aslında tamamen yeni bir fikir değil. İnsanlık tarihine bakıldığında Kapadokya’daki Derinkuyu Yeraltı Şehri gibi örnekler, eski uygarlıkların da yerin temelinde yapılar inşa ettiğini gösteriyor.
Ancak modern anlamda ilk earthscraper fikri, 2011’de Meksikalı mimarlık firması BNKR Arquitectura tarafından ortaya atıldı.
Bu projeye göre Mexico City’deki Zócalo Meydanı’nın temelinde 65 kat derinlikte bir yer altı gökdelenin inşa edilmesi planlandı. Bu yapıda; ofisler, konutlar, mağazalar ve müze gibi kültürel alanlar barındıracaktı.
Üstelik piramit şeklinde tasarlanan yapı, iç kısımlarına gün ışığı ve hava akışı sağlamak için camdan çatıya sahip olacaktı. Ancak proje; yapısal, lojistik ve bazı yasal engeller sebebiyle iptal edildi.
Mexico City’deki proje hayata geçirilmese de Çin’de InterContinental Shanghai Wonderland, 2013’te tanıtıldı ve 2018’de tamamlandı. Otel, toplamda 18 kattan oluşuyor ve 16 katı yerin altında.
Earthscraper’ların avantajları neler?
Büyük metropollerde yeni gökdelenler için sınırlı alanlar olduğundan bu yöntemle şehir genişletmeden yeni alanlar yaratma imkânı sunuluyor. Mevcut inşa edilmiş çevreyi etkilemeden artan nüfusa yerleşim alanı sağlanmış oluyor.
İklim değişikliği nedeniyle artık yer üstü sıcaklıklar değişken hâle geldi. Yer altı sıcaklıkları ise bu kadar değişken değil ve bu yüzden de earthscraper’lar ile ısıtma ve soğutma için daha az enerji harcanacak. Bu da daha çevreci bir çözüm anlamına geliyor.
Bu kavram Japonya’da ilk olarak insanları depreme karşı korumak için de ortaya çıktı. Deprem, kasırga veya diğer doğal afetler, yer üstündeki yapılara daha çok zarar verebiliyor. Yer altındaki yapılarda ise daha iyi koruma ve barınak sağlanması hedefleniyor.
Ayrıca gökdelenlerde kullanılan kaynaklar çok daha fazla. Binanın kendi ağırlığını dengelemesi için çelik kullanımı artarken yerin altında yapılan binalarda bu kadar çelik kullanımına gerek kalmayacak çünkü çevreleyen topraktan destek alınacak.
Earthscraper’ların karşılaştığı zorluklar
Her ne kadar yeni ve çevreci bir çözüm olarak görülse de tabii ki bunun da bazı zorlukları var. Yerin altına indikçe doğal ışık ve hava sirkülasyonu azalacak. Yüzeydeki hayattan uzak yaşamak insanların psikolojisini olumsuz yönde etkileyebilir. Bu nedenle de aydınlatma ve havalandırmanın çok iyi tasarlanması gerekiyor.
Su temini, kanalizasyon ve drenaj gibi pek çok faktörün çok iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Tabii ki inşa sürecini de daha karmaşık hâle getiriyor. Bu yüzden kötü bir planlama sonrasındaki herhangi bir revizyon daha zor ve pahalı olabilir.
Yer seçimi de oldukça önemli bir kriter. Her ne kadar yer altı yapıları bazı afetlere daha dayanıklı olsa da deprem bölgelerindeki zemin kaymaları ve çökmeleri, yağmur ve kar suları için doğal drenaj havzalarına dikkat etmek gerekiyor.
Birçok ülkede büyük yapılar inşa etmek için mevzuatlar bulunuyor. Şehir planlamalarında bu tür radikal değişiklikler yapmak da çok uzun süreler alabilir.
Şimdi bize tuhaf bir proje gelse de ileride belki gökyüzüne uzanan değil yerin altındaki devasa projeleri konuşuyor olacağız. Siz ne düşünüyorsunuz?
Farklı yapılar:
İLGİLİ HABER
San Siro Stadyumu’nun Spiral Sırrı: İnsanlar mı Yürüyor Yoksa Bina mı Dönüyor?
İLGİLİ HABER
326 Metreye Çıkan Dünyanın En Uzun Açık Hava Asansörünün Hızını Duyunca Yükseklik Korkunuzu Sorgulayacaksınız!
İLGİLİ HABER
88 Katlı, 8 Bölümlü… Çin’deki Bu Devasa Kulenin İnşasında Neden Özellikle ‘8’ Rakamı Kullanıldı?
İLGİLİ HABER
Şanghay’daki Finans Merkezinin Dış Cephesi Nasıl Oluyor da Hareket Edip Yer Değiştirebiliyor?
İLGİLİ HABER
Teknolojinin ve Mimarlığın Şaheseri Olarak Adlandırılan Shenzhen Fintech Enstitüsü’nü Diğer Tüm Kulelerden Ayıran Benzersiz Özellikleri
Kaynak: www.webtekno.com