Marka dediğimizde aklınıza Apple, Samsung, McDonald’s ve benzeri şirketler geliyor değil mi? Peki marka kavramının tarihinin insanlık tarihi kadar köklü olduğunu söylesek? Haydi gelin markalaşmanın köklü geçmişine bir göz atalım.
Marka denilince aklınıza çeşitli şirketlerin isimleri, logoları, şık ambalajlar ya da televizyonda dönen tema müzikleri geliyor olabilir.
Günümüzde bu unsurlarla özdeşleşmiş olduğu için pek eski olmadığını düşünsek bile, aslında marka dediğimiz kavramın kökleri oldukça eskiye dayanıyor.
Ayırt edicilik ve farkındalık yaratan bu kavramın kökleri belki de insanlık tarihinin ilk izlerine dayanıyor!
İngilizcesi “brand” olan marka kelimesinin kökeni aslında “brandr”. Bu ise eski bir Kuzey İskandinav dilinden geliyor ve “yakmak”, “damgalamak” anlamlarına geliyor.
Bunun sebebi, yüzyıllar önce insanların kendilerine ait olan büyükbaş hayvanları ayırt etmek için hayvanlara sıcak demir damgalarla kendilerine özel sembolleri yakarak bırakmalarıydı.
Antik uygarlıklarda da benzer “farklılaşma” girişimleri vardı.
Antik Mısır’a, Mezopotamya’ya, hatta Antik Yunan’a baktığımızda da markalaşmanın çok sayıda örneğini görmek mümkün.
Örneğin, milattan önce 5. ve 4. yüzyıllarda Mezopotamya’da mühür ve standartlaştırılmış ambalajlarda kullanıldığı biliniyor.
Antik Mısır’daysa tuğlalar, taşlar, çanaklar ve hatta piramitlerdeki işaretler ayırt ediciliği ve farklılığı gösterdiği için marka kavramının ilk örneklerinden kabul ediliyor.
Mezopotamya’da ise eşyaların üzerinde kullanılan silindirik mühürler, tüccarların dükkanlarının üzerine faaliyet alanlarını gösteren bazı işaretler asmaları da marka kavramının köklü geçmişine işaret ediyor.
Orta Çağ’a gelindiğindeyse marka kavramının kanunlarla desteklenmesi açısından ilk adımların atıldığını görüyoruz.
Örneğin, İngiltere’de markalarla ilgili en eski yasal düzenlemenin Kral II. Henry zamanında 1266’da çıkarılan kanun olduğu belirtiliyor.
Bu kanunun hükümlerine göreyse her fırıncının ürettiği ekmeklerin üzerinde kendi markasını bulundurulmak zorunda tutulmuş yani yine bir ayırt edicilik amaçlanmıştı.
Özetle, kökleri insanlık tarihi kadar eskiye dayanan marka kavramı zaman içerisinde birçok büyük değişim ve gelişim geçirmiş olsa da hâlâ daha özünden uzaklaşmış değil.
İnsanlığın bir nevi “iz bırakma” ve “farklılaşma” dürtüsünden doğan marka kavramı, gelişerek günümüze kadar ulaştığından uzak gelecekte de bizimle olmaya devam etmeye kararlı gibi görünüyor.
Markalarla ilgili ilginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz:
İLGİLİ HABER
Neyi Pazarlayacaklarını Şaşırmışlar: Red Bull Gibi Dev Markalar Neden Instagram’da Ürünlerinin Görsellerini Kullanmıyor?
İLGİLİ HABER
Markalar Neden Bilinçli Olarak “Kusurlu” Logolar Kullanır? Tamamen Algı Operasyonu!
İLGİLİ HABER
Markaların Karşısında Ne Kadar Zayıf Olduğumuzu Gösteren Akıl Oyunları: Bazıları Şeytanın Bile Aklına Gelmez
İLGİLİ HABER
“Şeytana Pabucunu Ters Giydirirler!” Diyeceksiniz: Markaların Bizleri Nasıl Alışveriş Bağımlısı Yapmaya Çalıştığının Bilimsel Kanıtı
İLGİLİ HABER
“Markalardan Hiç mi Kaçışımız Yok?” Diyeceksiniz: Antik Roma’dan Günümüze Gelen İlginç Pazarlama Taktiği
İLGİLİ HABER
Markalar Neden Türkiye’de Yurt Dışına Kıyasla Daha Az Çeşit Ürün Sunuyor? (Sorun Yalnızca Alım Gücümüz Değil!)
İLGİLİ HABER
Aslında Onları Başka Biri Olarak Tanımıştık: İsimlerinde Değişiklik Yapan Büyük Markalar
Kaynak: www.webtekno.com